Ynt: Aynı Haftada Hem Çöl Hem Kum Ve Deniz...tunus...
eveeeet bu kadar otel resmi yeter... artık otelden ayrılma vakti geldi, valizlerimizi hazırlayıp bir taksi rica ediyoruz ve lavaj terminale yola çıkıyoruz. Bir lavaja atlayıp ver elini Tunus. Lavaj da inince valizlerimizi emanet etmek için emanet soruyorum ama yok, biz de polis merkezine rica etmeye karar veriyoruz. polisler de çok şen şakrak hemen bize muhteşem Süleyman ı soruyorlar biz de dizinin gerçekleri yansıtmadığını kısaca not ederek valizleri bırakıyoruz, polisin biri eşime :işte sultan Süleyman geliyor diye takılırken diğeri de bana neden Arapçayı seri konuşamadığımı soruyor ,Müslüman olduğumuzdan dem vurarak. haklı, doğru söze ne denir, hayatta en çok istediğim şeylerden birinin de Kuran ı okurken meale gereksinim duymadan anlayabilmek olduğu birden aklıma düşüveriyor bu soru karşısında, hayıflanıyorum...Ve bir ayet beliriyor gözlerimin önünde : "Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız". Zuhruf suresi 44. ayet
Bilmezsem nasıl sorumluluğu yerine getirebilirim...
Tunus ta son bir kaç saatimiz. Çarşıyı gezip havaalanına gitmek düşüncesiyle beraber çok acıktığımızı hissediyoruz.. Önce yemek yiyip sonra gezelim derken çarşının cami tarafından girişinde küçük bir restoran görüp dalıyoruz. Aman Allah ım!hayatımda yediğim en güzel et! bu kadar mı olur, yemekten sonra aşçıya gidip belirtiyorum hayatımın en güzel eti olduğunu...işte resmi